21 Ocak 2012 Cumartesi

Sezgin Kaymaz - Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir



Sezgin Kaymaz - Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir


Uzunharmanlar mahallesinde bir bekâr evi kiralayan Musa daha ilk geceden dehşete düşer. Gaipten sesler gelmekte, odalar kendiliğinden aydınlanıp kararmaktadır. Burası bir perili evdir galiba! Ancak... Eğer hakikaten perili evse, mutlaka iyilik perilerinin merkezidir. Çünkü gaipten yalnızca ses değil; çörek, börek, turşu, çay, temiz çamaşır, hatta tamirci bile gelmektedir. Ne yapacağını bilemeyen Musa, bir yandan olan biteni anlamaya çalışırken öbür yandan mahalle halkıyla tanışır. Üç kuşaktan doğma büyüme Ankaralı "Erzurumlu Teyze" ve kahverengi horozu Rıza, ürkütücü ev sahibi Beyabi, komşunun koca bekleyen kızı Aylin, "baba adam" Kaportacı Kirkor, 7x24 burun karıştırma kapasitesine sahip küçük Kemal, adı var kendi yok gizemli kadın Aspendos... Derken ortaya bir gizemli kadın daha çıkar ve Musa'nın kafası büsbütün karışır... Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafirhentbol dünyasının ünlü isimlerinden Sezgin Kaymaz'ın ilk kitabı. Yer yer komik, baştan sona eğlendirici bir roman.


_________________________________________________________________

Kahramanımız Musa, ailesinden, yaşamından kaçmak, biraz kafasını dinlemek için Uzunharmanlar mahallesinde, viran bir ahşap ev kiralar. Yanında getirdiği kayda değer tek eşyası kitaplarıdır. Bir akşam vakti kitapları ve üç parça eşyasını eve taşırken, evin kiralamaya geldiğinde gördüğü evden çok daha temiz ve bakımlı olduğunu fark eder. Önce, ev sahibi Beyabi’nin temizlik yaptırmak için ona verdiği parayla çok iyi iş çıkardığını düşünür. Sonra evdeki bakımın iyi niyetli bir temizlik ve bakım harekatının çok ötesinde olduğunu fark eder. Metruk bahçe temizlenmiş, düzenlenmiş, banyo ve mutfak onarılmış, yer yer yenilenmiş, dolaplar boyanmış, raflara muşambalar serilmiş, mutfağın kap kaçak ve erzak eksiği tamamlanmış, tiryakisi olduğu çeşit çeşit Seylan çayları tel dolaba yerleştirilmiş, buzdolabı envai çeşit zeytinyağlılarla donatılmış, tertemiz mis kokulu çarşaflarla yataklar yapılmış, hatta gardıroba tam bedenine uygun gömlek, pantolon, kazaklar yerleştirilmiş, çekmecelere ise arasına kokulu sabunlar sıkıştırılmış çamaşırlar istif edilmiştir.

Musa taşınma sırasında çok meraklı bir mahalleye geldiğini fark etmiştir. Taşınma bitene kadar, civardaki tüm evlerin perdeleri aralanmış ve meraklı insan gözleri, Musa son kutuyu da eve taşıyana ve hatta perdesini kapamayı akıl edinceye kadar onu izlemiştir.

Musa’nın evdeki ilk gecesine insanın ensesindeki tüyleri diken diken eden olaylar eşlik edecektir. Evin içinde ayak sesleri duyulmakta, sesin geldiği odaların ışıkları kendiliğinden yanıp sönmektedir. Sabah kalktığında Musa’nın burnuna yeni demlenmiş mis gibi çayın kokusu çarpmıştır ama bu çayı kimin demleyip gittiği konusu bütünüyle bir muammadır.

Evde Musa’nın göremediği, ama Musa’yı çok iyi görebilen bir şey, biri ya da birileri yaşamaktadır ya da acaba yaşamakta mıdır? Bu durumun tek açıklaması vardır. Ev ya perilidir ya da iyi saatte olsunlara karışmıştır.

Ertesi sabah Musa, komşular ve mahalle esnafıyla tanışmıştır. Evinde evcil horozu Rıza’yla beraber yaşayan Erzurumlu Teyze, ev sahibi Beyabi, Astsubay’ın karısı, evde koca bekleyen kızı, işaret parmağı burnunda sürekli araştırma yapan küçük oğlu Kemal, bakkal Mustafa, kaportacı Kirkor.

Musa mahalleliyle kaynaştıkça, komşularının hepsinin hayatın dengesini, yani denklemin iki tarafında yer alanları yani reaksiyona girenlerle reaksiyondan çıkanlar arasındaki dengeyi yalayıp yutmuş bilge kişiler olduğunu fark edecektir. Bu mahallede denge çok önemlidir.

Bir sohbet sırasında, ev sahibi Bayabi, Musa’nın ailesinden kaçtığını söylemesi üzerine; “…Bak Musa Efendi… kaçan adam, polisin elinden kurtulmuş gibi rahat bir nefes alır… son anda freni patlamış bir kamyondan canını kurtarmış gibi Allah’a şükreder… sözlüden yırtmış talebe gibi hoplayıp zıplar. Senin yaptığın gibi kaçışının sebebini arayıp durmaz… Ona buna kendini haklı göstermeye çalışmaz…” “…Yani diyorum, kaçmışsa kaçmıştır… o kadar… bunu danışmaz… Kaçmakla iyi mi ettim acaba diye kendine bile sormaz…” şeklinde yaptığı yorum Musa’yı kendi kendisiyle yüzleşmeye zorlamıştır.

Musa kendi hayatının dengesini kurmaya çalışırken yolunun neden Uzunharmanlar’a düştüğü gerçeğini de keşfedecektir. Tabi okuyucuyu da beraberinde sürükleyerek. Uzunharmanlar neresidir, orada kimler yaşar ve kimlerin yolu oraya düşer, giden geri dönmek ister mi, Uzunharmanlar’da kime misafir denir? Tüm bu soruların cevapları “Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir”’de.
____________________________________________________________


YORUMLAR

3 | yesimduman

May 14th, 2011 saat 10:55 am



adam zaten bütün kitaplarını gizemli yazmış.hepsi kitabın son 3-5. sayfasında netleşen hikeyeler.karıştırmış kurcalatmış ama en sonunda harika bi şekilde açmış olayı.
yazdığı günlük dil sayesinde de çok doğal ama aşırı sadeye kaçmayan çok okunalası olan dil. seviyorum ben ya



uzunharmanlar'da bir davetsiz misafir

sezgin kaymaz'ın iletişim yayınevinden çıkmış diğerleriyle aynı ana temalı ve diğerleri kadar sürekleyici ve etkileyici kitabı. kitabın konusunun aynısı daha sonra çekilen, çok meşhur olmuş bir amerikan filminin senaryosuyla benzerdir*

(selene, 25.04.2002 05:42)

kitaptaki muhabbetlerin çoğu, sezgin kaymaz'ın diğer kitaplarında olduğu gibi 'denge' üzerine bolca eğilmektedir. mesela sigaranın sağlığa zararı olduğu gibi, tütünün tarlada yetişmesinde, tütünün toplanmasında, kurutulmasında, paketlenmesinde, taşınmasında, fabrikalarda hazırlanmasında vb. çalışan insanların ekmek kapısı olması nedeniyle başka bünyelere de faydalı olduğuna değinilmiştir.

(baziyalanlar, 13.11.2002 15:43)

kitabin bas karekteri musa adinda bir adamciktir, musa yeni bir muhite tasinir ve olaylar gelisir. sezgin kaymaz'in okudugum kitaplari arasinda en basarilisi diyebilirim.
diger kitaplari lucky, geber anne, kaptanin teknesi...

(plum, 13.11.2002 15:51)

sezgin hoca'nın eltopundan vakit artırıp harikalar dizdiği serinin başı.. uçeseri geber anne'nin laboratuarı.. balansdan ziyade zihin katmanlarını titretir, hallaç eder.. ama tekneyi gezdirdikten sonra birazlimana çekse iyi olurdu hocamız.. aynı suda dön dolaş pek olmuyor..

(aritmi, 13.11.2002 16:33)

çok zekice bir finale bağlanarak "saçmalama" dedirtmekten kurtulan kitap.sezgin kaymaz'a başlama kılavuzu

(svr, 10.12.2002 01:48)

eğer hayattan bunalmış,kendinizi hiçbir yere ait hissetmezken,ekşimiş ve eskimiş hissederken bu kitap elinize geçtiyse değmeyin keyfinize.sürükleyici,alternatif,bol kahkalı,felsefik en çok da sevimli bir kitap.bir öneri:bu kitaptan sonra yazarın diğer kitaplarını okumadan edemiyorsunuz.

(niyobe, 31.05.2005 20:30)

hayatınızda duymadığınız argo deyimler ve sözcükler içeren çok eğlenceli şaşırtan bir solukta okunabilen muhteşem bir sezgin kaymaz kitabı

(sincap, 07.12.2006 23:24)

tüm günü ve gerekirse geceyi tamamen işgal eden kitap. tuvalete giderken bile bırakılamayan,götürülüp orada da devam edilen kitap.

kitabın sonuna doğru musa, mahalledeki bir teyzeye falanca gün neler yaptığını anlatmaktadır. şöyle yaptım, böyle ettim bir de deniz kenarında biraz oturdum diyince, teyze "ankara'da mı?" der ve o an okuyucunun vücudundaki tüm tüyler ters döner. kitabı tek satır bile atlamadan, bir dakika bile ara vermeksizin o ana kadar heyecanla okuyan gariban bir anda hass.ktirrrr der ve kalır. nasıl olmuştur da teyzenin bu soruyu sormasına kadar bu ayrıntıyı farketmemiştir... olay ankara'da geçiyor, musa sık sık deniz kenarında yürüyor... o anda zaten epeydir hayranlık duyulan yazar * bi 15 cm daha uzuyor.

bu arada uzunharmanlar aslında konya'da bir semttir. kitaplarının hepsinde bir süre yaşadığı konya'dan bir parça kullanması bu şehri sevdiğine yorulabilir.

(kurdu seven kuzu, 01.07.2008 00:38 ~ 00:40)

şehirler arası bir otobüs seyahatinde okumaya başlayıp, etraftaki yolcuların -ki ağır oturaklı bir firmanın ağır oturaklı yolcuları idi- kınayıcı bakışlarına rağmen gülerek ama daha çok kahkaha atmak isteyerek okumayı sürdürdüğüm oyuncaklı, güneşli roman... sezgin kaymaz ile tanışıklığım ateş canına yapışsın ile başlamıştı, sonra müptelası olmuş idim... eksik olmasın acısız, dramsız edebiyatın keyfini böylesine tattırdığı ve ifadesini bu kadar sevdirdiği için...

(cirquedusoleil, 20.03.2009 15:04)

fikir ve betimlemeleri iyi, diyalogları acemice kitap


____________________________________

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder